Çin, Enerji Dönüşümüne Ev Sahipliği Yapıyor
içindekilere geri dönUluslararası Enerji Ajansı (IEA) haziran ayında Küresel Kritik Mineraller Genel Görünüm 2024 raporunu yayımladı. Bu rapordan önce yayımlanan özet, temel enerji dönüşümü mineralleri pazarlarına yönelik gelecek beklentilerine dikkati çekiyor. Ancak raporu daha ilginç hale getiren, rüzgâr ve güneş enerjisi, batarya endüstrisi gibi metal tüketen sektörlerden ve metal piyasalarından elde edilen verileri ve bu sektörlerdeki süreçleri detaylandıran son yıl piyasa incelemesi olması.
IEA’ya göre enerji dönüşümü mineralleri arasında enerji depolama sistemlerinin üretiminde kullanılan lityum, kobalt, grafit ve nikel, kablo ve elektrik şebekelerimde kullanılan bakır ve rüzgâr türbini motorları, elektrikli araçlar ve diğer yüksek teknoloji uygulamaları için gerekli olan nadir toprak elementleri bulunuyor.
Nihai Pazar trendleri
Halihazırda meydana gelmiş durumları ele aldığı ve bu nedenle bağımsız bir tahmin için tek güvenilir temel olduğundan bu bölüm ilgi çekiyor. Veriler, enerji dönüşümü yollarının hiç de kolay olmadığını ve istisnalar olsa da genellikle vergi indirimleri, sübvansiyonlar, kolaylaştırılmış izin süreçleri gibi doğrudan hükümet destek önlemlerine bağlı olduğunu gösteriyor.
2023 yılında dünya çapında 420 GW yeni kapasite kurulumu ile güneş fotovoltaik (PV) kurulumları, küresel bakımdan yenilenebilir kapasite artışlarının dörtte üçünü oluşturuyor. Çin, devlet sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasına rağmen bu artışın %62’sini tek başına gerçekleştirdi. Ülke, 2023 yılında dünyanın geri kalanının 2022 yılında devreye aldığı kadar güneş PV kapasitesini devreye aldı. AB’de, güneş PVleri dörtte bir oranında arttı ve 2023’te 52 GW ile rekor seviyeye ulaştı. ABD’de, tedarik zincirindeki gelişmeler, federal vergi teşvikleri ve eyalet hükümetlerinin desteğinin ardından güneş enerjisi kapasitesi, bir önceki yıla göre %50 artış gösterdi.
2022’deki %20’lik düşüşün ardından, rüzgâr enerjisi segmenti küresel kapasitede %60’lık artış göstererek 120 GW’a yaklaşırken, Çin bu artışın %60’ından fazlasını oluşturdu. Çin, 2022 yılına kıyasla kapasite artışını neredeyse iki katına çıkardı. AB’de, kara temelli rüzgâr enerjisinin kurulumunun yaygınlaşması yavaşladı ve yeni kapasite 2023’te %10’dan daha az arttı. Araştırmada şu ifadelere yer verildi: “Geliştiriciler, artan ekipman maliyetleri, enflasyon ve tedarik zinciri kısıtlamaları gibi birçok zorlukla karşı karşıya kalmakta ve bu durun onların rekabetçi ihalelere katılma konusunda daha az istekli olmalarına yol açmaktadır. Avrupa’daki ülkelerin çoğu, rüzgâr projeleri için yavaş ve karmaşık izin prosedürlerinin neden olduğu zorlukların üstesinden gelmek için birtakım politikalar uygulamaya koymuştur. Ancak bu politikaların etkisinin kurulum eğilimlerine yansıması zaman alacaktır”. ABD’de rüzgâr enerjisi kapasitesi artışlarının dörtte bir oranında azalmasının başlıca nedenini Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) kapsamındaki vergi kredilerinin geleceğine ilişkin belirsizlik oluşturuyor. IEA analistleri, IRA sayesinde önümüzdeki yıllarda rüzgâr kapasitesi artışının hızlanacağına inanıyor.
Karadaki rüzgâr projeleri 2023 yılında küresel rüzgâr kurulumunun %85’inden fazlasını oluşturdu. Çin dışındaki açık deniz rüzgâr endüstrisi, bugün birkaç yıl öncesine göre %20’den daha yüksek olan yatırım maliyetleriyle söz konusu zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Sonuç olarak geliştiriciler, daha önce kararlaştırılan fiyatlandırmanın artık inşaat maliyetlerini karşılamaması nedeniyle 2023 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık’ta 15 GW’lık açık deniz rüzgâr projesini iptal etti veya erteledi.
IEA uzmanları, 130’dan fazla ülkenin destek tedbirlerini açıklamış olması nedeniyle yenilenebilir kapasite artışlarının tüm dünyada önemli ölçüde hızlanacağını tahmin ediyor. Ancak, yüksek faiz oranları ve düşük getiriler büyük zorluklarla karşılaşılmasına yol açacak. Bakır, silikon ve nadir toprak elementlerine olan talep, yenilenebilir kapasitenin yayılma hızına bağlı olacak.
Elektrolizör segmenti de artık Çin’in hakimiyetinde bulunuyor. Ülke, 2020 yılında küresel kapasitenin %10’undan daha azını oluştururken, 2023 yılı sonunda 650 MW’a ulaşarak halihazırda küresel elektrolizör kapasitesinin neredeyse yarısını işletiyor. Bu dönüşüm, Çinli geliştiricilerin proje ölçeklerini büyütmesi ve şu anda 100 MW kapasiteyi aşan birkaç proje ile desteklendi. Avrupa Birliği, 2023 yılında sadece 70 MW elektrolizör kapasitesi ekleyerek lider konumunu kaybetti. ABD aynı yıl 30 MW’tan fazla kapasite artışı ile kurulu kapasite açısından üçüncü en büyük pazar haline geldi. Piyasa araştırmasında, “Talep belirsizliği ve mevzuat netliği eksikliği, enflasyon ve destek mekanizmalarının yavaş uygulanması gibi güncel zorluklarla birleştiğinde elektrolizörlerin diğer bölgelerde daha hızlı benimsenmesini engellemektedir” denildi.
Elektrikli otomobillere gelince, 2022’de %14 olan elektrikli otomobil satışları 2023’te 14 milyona yaklaşarak o yılki toplam otomobil satışlarının %18’ini oluşturdu. Toplam elektrikli araç satışlarının neredeyse %95’i Çin, Avrupa ve ABD’de yapılırken, Çin tek başına küresel toplamın %60’ını teşkil etti. Şu anda ülkede kayıtlı yeni otomobillerin üçte birinden fazlası elektrikli olsa da elektrikli otomobillere yönelik satın alma sübvansiyonlarının sona ermesi nedeniyle elektrikli otomobil satışlarındaki büyüme 2022’de %80’den 2023’te %35’e geriledi. Çin pazarı şimdi fiyat rekabeti ve konsolidasyon aşamasına giriyor ve ihracata yöneliyor. 2023 yılında Çin, 2022 yılına göre %80 artışla 1,2 milyon elektrikli araç ihraç etti. Avrupa ve Asya Pasifik başlıca ihracat noktaları oldu. Tahminlere göre, 2024 yılında Çin’de satılan tüm otomobillerin yaklaşık %45’i elektrikli olabilir.
Avrupa, 2023 yılında küresel satışların %25’ini veya 3,2 milyon otomobili oluşturarak elektrikli araçlar için ikinci en büyük pazar konumunda bulunuyor. Genel olarak, elektrikli otomobil satışları 2022’de %15’ten %20’ye yükselse de eğilimler ülkelere göre farklılık gösterdi. Almanya’da elektrikli araç satışlarının payı, başlangıçta 2024 yılı sonuna kadar yürürlükte olması planlanan tüm sübvansiyonların aniden sona ermesi nedeniyle 2022’de %30 iken 2023’te %25’e düştü. Diğer Avrupa ülkelerinde elektrikli otomobil satışları arttı; Hollanda’da %30, Birleşik Krallık ve Fransa’da %25 ve İsveç’te %60 büyüme oldu.
ABD’de elektrikli araç satışları 2023’te 1,4 milyona yükselerek 2022’ye kıyasla %40 artmış olsa da elektrikli araçların toplam otomobil satışları içindeki payı sadece %10 oldu. Satışlar IRA tarafından sağlanan teşviklerle desteklendi ancak araştırmada belirtildiği üzere, yeni kılavuz 2024 yılında vergi kredisi almaya uygun elektrikli araç sayısını önemli ölçüde azalttı.
Diğer ülkelerindeki elektrikli araç satışları %70 artarak yaklaşık 1 milyon araca ulaştı.
Metal piyasasındaki trendler
2023 yılında enerji dönüşümü teknolojilerinden enerji dönüşümü minerallerine olan talep diğer segmentlerden daha yüksek oldu. Örneğin, bakır ihtiyacı %24 artarken toplam bakır talebi %3 gibi düşük bir oranda, lityum ihtiyacı ise %30’luk genel büyümeye karşın %56 arttı. Nikel için bu rakamlar sırasıyla %15 ve %8 oldu.
Ancak, tüm enerji geçiş mineralleri piyasalarında arzın talebe baskın gelmesiyle, kimi zaman önemli ölçüde olmak üzere, söz konusu minerallerin fiyatları düştü. Lityum fiyatları %75 ile en büyük düşüşü yaşarken nikel, kobalt ve grafit fiyatları da %30-40 geriledi. Fiyatların genel olarak sabit kalması nedeniyle en istikrarlı metal, bakır oldu. IEA uzmanları, “Son iki yılda yeni arzın artması talep artışını geride bıraktı. Afrika’dan Endonezya’ya ve Çin’e kadar yeni projeler nispeten hızla devreye girerek arz havuzuna büyük hacim kazandırdı. Buna örnek olarak Endonezya’dan gelen nikel arzındaki kayda değer artış gösterilebilir” ifadelerini kullandı. Sonuç olarak, artan talebe rağmen enerji dönüşümü mineralleri pazarı %10 küçülerek 2023 yılında 325 milyar ABD dolarına geriledi.
Araştırmayı kaleme alanlar, batarya metal fiyatlarındaki düşüşün bir diğer nedeni olarak da elektrikli otomobillere ve dolayısıyla batarya ve metallere olan talebin azalmasına bağlı olarak, üreticilerin üretim sürekliliğini sağlamak ve kendilerini artan fiyatlardan korumak için stok biriktirmesini gösteriyor.
Metal madenciliği segmentinde, madencilik yapan ülkeler ve maden sahipleri genel olarak dağınık bir görünüm sergiliyor; sadece nikel ve kobalt üretimi Endonezya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yoğunlaşıyor, her biri sırasıyla %50 ve yaklaşık %70’lik bir paya sahip bulunuyor. İşleme segmenti ise özellikle grafit (yaklaşık %95) nadir toprak elementleri (%90’ın üzerinde), kobalt (%70’in üzerinde) ve lityum (%60’ın üzerinde) üretiminde Çin’in hakimiyetinde bulunuyor. İşleme segmentindeki diğer önemli paylar sadece Şili (lityum %30’un biraz altında) ve Endonezya’ya (nikel %37) ait. İlginçtir ki araştırmaya imza atanlar işleme segmentini tanımlarken Çin’den bahsetmekten kaçınıyor ve tedarik kaynağı olarak diğer ülkelere odaklanıyor.
Dolayısıyla, enerji dönüşümünü en çok teşvik eden ülkeler “gelişmiş ekonomiler” (IEA araştırmasında böyle adlandırılıyor) ve Çin olsa da sadece Çin, enerji dönüşümü için gerekli mineraller konusunda tamamen kendine yetebiliyor. Diğerler ülkeler ise tam tersine Çin’den gelen tedariğe bağımlı durumda bulunuyor. Madencilik segmentinde Çin, coğrafi açıdan olmasa da en azından madenlerin sahibi olarak kendine gerekli malzemeleri tedarik edebiliyor.
Tahminler
IEA analistleri tarafından geliştirilen modellere göre, sunulan Açıklanan Politikalar Senaryosu (STEPS), Açıklanmış Taahhütler Senaryosu (APS) ve 2050’ye kadar Net Sıfır Emisyon (NZE) senaryolarının her birinde temiz enerji kullanımı devam edecek.
Güneş ve rüzgâr santralleri kapasite artışında en büyük paya sahip olacak; elektrik şebekesi genişleyecek, elektrikli araç üretimi ve dolayısıyla batarya talebi artacaktır.
Kritik minerallere olan talep artmaya devam edecek, STEPS’e göre 2030 yılına kadar bu talep iki katına çıkacak, APS’ye göre ise bu talep da yüksek olacak. NZE Senaryosunda ise 2030 yılına kadar talebin üçe, 2040 yılına kadar ise dörde katlanması öngörülüyor. En hızlı büyümeyi lityum gösterecek; NZE Senaryosuna göre lityuma olan talep 2040 yılına kadar dokuz kat artacak. Araştırmayı kaleme uyaranlar şu uyarıda bulunuyor: “Kritik minerallere olan talep artmaya devam ettiğinden, bugün yeterli miktarda tedarik sağlanan pazar, ilerisi için iyi bir referans olmayabilir.”
Artan talebi takiben, enerji geçiş mineralleri için pazar büyüklüğü de büyüyecek. IEA tahminlerine göre, enerji geçiş minerallerinin (bakır, lityum, nikel, kobalt, grafit ve nadir toprak elementleri) toplam piyasa değeri 2040 yılına kadar iki kattan fazla artarak NZE Senaryosuna göre 770 milyar ABD dolarına ulaşacak. Aynı pazarın mevcut tahmini yaklaşık 325 milyar ABD doları ve bu da kabaca bugünkü demir cevheri pazarının büyüklüğüne eşit olma özelliği taşıyor IEA, bakır pazarının 2040 yılına kadar bu büyüklüğe ulaşacağına inanıyor.
Bölgelere göre, Latin Amerika 2030 yılına kadar yaklaşık 120 milyar ABD doları ile madencilik üretimi için en büyük piyasa değerini yakalayacak. Endonezya, gelişen nikel üretimi sayesinde 2030 yılına kadar ürünlerinin piyasa değerinin iki katına çıkmasıyla en hızlı büyümeyi gösterecek. Afrika’da ise aynı durum 2030 yılına kadar %65 artacak. Arıtma pazar değerinin neredeyse %50’si Çin’de yoğunlaşacak. Pazar araştırmasını yürütenlerin “açıklanan projelerin analizi, arzın çeşitlendirilmesi konusunda sınırlı ilerleme kaydedildiğini göstermektedir” şeklindeki çekincesi de önem taşıyor.
Rosatom, lityum ve nadir toprak elementleri segmentinde cevher madenciliğinden rüzgâr türbinleri ve elektrikli otomobiller gibi nihai ürünlere kadar uçtan uca bir üretim ve tedarik zinciri oluşturulmasına katkıda bulunuyor. Rosatom, Nornickel ile ortak olarak Kolmozerskoye lityum yatağında bir lityum madeni kurmayı planlıyor ve Rus elektrikli otomobillerine takılacak lityum iyon pillerin tam döngülü üretimi için iki giga fabrika inşa ediyor.
Rosatom, loparit konsantresi üreten Lovozersky GOK ve loparit konsantresinden titanyum, tantal, niyobyum ve karışık bir nadir toprak elementi konsantresi çıkaran Solikamsk Magnezyum Tesisi’ne (SMP) sahip. SMP şu anda ayrı ayrı REE konsantreleri elde etmek için bir ayrıştırma yöntemi üzerinde çalışıyor. Neodim ve praseodim konsantreleri ise kalıcı mıknatısların üretiminde kullanılacak. Rosatom’un planları arasında bir mıknatıs fabrikası inşa etmek de bulunuyor. Kalıcı mıknatıslar özellikle Rosatom’un rüzgâr enerjisi bölümüne ve elektrikli otomobil üreticilerine tedarik edilecek.