Nükleer, Temiz Demek
Bültene Abone Olun
Abone ol
#254Nisan 2024

Nükleer, Temiz Demek

içindekilere geri dön

Rosatom, geçtiğimiz mayıs ayında projelerin son aşamalarına yönelik üç önemli gelişmeye sahne oldu. İlk olarak, Rosatom’un bünyesindeki yakıt şirketi TVEL, Tacikistan’da yer alan ve kullanımdan çıkarılmış olan bir uranyum madenini güvenli duruma getirmek için sözleşme imzaladı. İkinci olarak, Angarsk Elektroliz Kimyasal Fabrikası (AECP, TVEL’in yan kuruluşu), gevşek radyoaktif malzemeler için otomatik bir ayırma hattı aldı. Üçüncüsü, TVEL, küçük nükleer tesislerin hizmetten çıkarılmasına ilişkin bir IAEA seminerine katıldı.

Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un nükleer yakıt üreticisi ve nükleer devre dışı bırakma entegratörü TVEL, 2019 yılında, hizmetten çıkarma ve radyoaktif atık yönetimi projeleri, teknolojisi ve çözümleri için nükleer endüstri entegratörü haline geldi.

Güvenli Taboshar

TVEL’in Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerindeki ilk radyoaktif atık yönetimi projesi olma özelliği taşıyan ve ilk Sovyet uranyum madenlerinden biri olan Taboshar ile ilgili işlemler Merkezi Tasarım ve Teknoloji Enstitüsü (CDTI) tarafından yürütülecek. CDTI, TVEL’in bir parçası olarak, nükleer tesislerin devre dışı bırakılması için yetkinlik merkezlerinden biri olarak faaliyetlerini sürdürüyor.

Eski maden sahasında dört adet maden atık odası, atık depolama tesisi (3 No’lu Atölye) ve düşük tenörlü cevher depolama tesisi bulunuyor. Maden atık odalarının tamamı 1973-1975 yılları arasında kullanım dışı bırakılırken, yüzeyleri ve eğimleri toprakla kaplandı. Buna karşın, yüksekliği 70 metreye kadar ulaşan 3 No’lu Atölye’deki yığın benzeri atıklar 3 hektarlık bir alanı kaplarken, düşük tenörlü cevher depolama tesisi ise henüz rehabilite edilmedi. Yüzeyleri ve eğimleri yağmura ve rüzgâra karşı savunmasız durumda olan madenlerdeki radyoaktif maddeler havadaki tozla yayılıyor. Uzun zaman önce yapılmış toprak yollar ve bu yolların çevresindeki meraların varlığı sahanın rehabilitasyonunu kaçınılmaz hale getiriyor.

Şu ana dek kapsamlı mühendislik ve topografik araştırmalar yapmış olan şirket, maden sahasının jeolojik ve hidrolojik parametrelerini güncelledi ve proje belgeleri ve maliyet tahminlerini hazırladı.

CDTI Genel Müdürü Mihail Tarasov, konuya ilişkin olarak şunları söyledi: “Oldukça bakımsız ve harap olmuş olan düşük tenörlü cevher tesisini yıkmak ve radyoaktif olarak kirlenmiş toprağı temizleyip yerine temiz toprak yerleştirmek zorundayız. Ayrıca atık depolama eğimlerini güçlendirip atık depolama tesisinin yüzeyini kapatacağız ve üst koruma bariyerleri kuracağız. Son olarak, eğimlerin alt kısımlarını rehabilite edip drenaj ve izleme sistemleri kuracağız.”

Atık depolama tesisinin çevresinde de radyoaktif açıdan kirlenmiş alanların olduğu tespit edildiğinden, radyoaktif toprak, atık deposuna taşınacak ve burada muhafaza edilecek. Proje belgelerinde de belirtildiği üzere, dolgu işlemi için kullanılacak olan temiz toprak, bölgedeki maden sahalarından temin edilecek. Sahanın ıslah edilmesi çalışmalarının önümüzdeki yıl tamamlanması bekleniyor.

Radyoaktif olarak kirlenmiş toprağın ayrıştırılması

Angarsk Elektroliz Kimyasal Fabrikası, gevşek malzemelerin ayrıştırılması için FREMES hattı aldı. Söz konusu hat, artık kullanılmayan gaz difüzyon zenginleştirme tesislerinde devre dışı bırakma işlerinde kullanılacak (uranyum, halihazırda bir gaz santrifüj zenginleştirme işlemi vasıtasıyla zenginleştiriliyor).

Toplam atık miktarının 85 bin ton olduğu tahmin edilirken, yapılacak ayrıştırma işlemi sonrası atık oranının %80 azalacağı öngörülüyor. Ayrıştırma hattı ilk olarak FBFC International’ın Belçika’daki yakıt üretim tesisindeki bir rehabilitasyon projesinde test edildi. Söz konusu tesiste, yaklaşık iki buçuk yılda 45 bin tondan fazla toprak işlendi ve çevreye bırakılacak olan atık miktarı önemli ölçüde azaltıldı.

TVEL mühendisleri tarafından geliştirilen ve üç modülden oluşan hattın ilk modülünde katı atıklar elekten geçirilerek ayrıştırılıyor. Daha büyük parçalar kırma işlemi için gönderilirken, çapı 20 mm’ye kadar olan daha küçük parçalar ise ikinci modüle yollanıyor. İkinci modülde radyoaktivite seviyeleri analiz edilirken, atıklar, kademeli bantlı konveyörler ve paketleme makinelerinden oluşan üçüncü modüle gönderilmek üzere önceden tanımlanmış bir algoritma ile üç atık grubu olarak ayrılıyor. Temiz malzemelerden oluşan ilk atık grubunun radyoaktivitesi, belirlenmiş sınırın onda birinden daha az. İkinci atık grubunda, belirlenmiş emniyet sınırının onda birinden ve emniyet alt sınırına kadar olan yelpazedeki işlenmiş ve hafif kirlenmiş malzemeler bulunuyor. Belirlenen sınırın üzerinde radyoaktif olan üçüncü atık grubundaki radyoaktif açıdan kirlenmiş olan malzemeler temizleniyor veya radyoaktif atık olarak sınıflandırılıp depoya gönderiliyor.

Saatte 10 tona kadar gevşek malzemeyi ayrıştırabilen tesisin önümüzdeki beş ila sekiz yıl boyunca Angarsk Elektroliz Kimyasal Fabrikası tarafından kullanılması bekleniyor. Proje Yöneticisi Igor Khisamutdinov, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “FREMES teknolojisi ve personelimiz tarafından edinilen yeni yetkinlikler sayesinde nükleer atık yönetimi ve hizmetten çıkarma konusundaki yeteneklerimizin kapsamını daha da genişletiyoruz” dedi.

Küçük nükleer tesislere dikkat

TVEL, Küçük Tıbbi, Endüstriyel ve Araştırma Tesislerinin Hizmetten Çıkarılmasına İlişkin Uluslararası Projeye (Meeting on the International Project on Decommissioning of Small Medical, Industrial and Research Facilities, MIRDEC) ilişkin Beşinci Teknik Toplantıya katıldı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yönetilen söz konusu proje, 2018 yazında hayata geçirildi.

Her ne kadar bu tür tesisler genellikle düşük güçlü (1 MW’a kadar) olsa da yapılan iş yine de oldukça zorlu. Sadece araştırma reaktörlerini ele alırsak, dünya çapında hizmet dışı bırakılmış ya da hizmetten çıkarılma süreci devam eden 150’den fazla tesis bulunuyor. Bunun yanında 20 reaktör daha askıya alındı veya kapatıldı ve hizmetten çıkarılması bekleniyor. 45 reaktör ise 40 yılı aşkın süredir faaliyetlerine devam ediyor. Söz konusu bu araştırma reaktörlerinin yanı sıra gizli ya da halk tarafından bilinen ve oldukça fazla sayıda radyasyon kaynağı, doğrusal (lineer) hızlandırıcı ve diğer iyonlaştırıcı radyasyon kaynakları da mevcut ve bunların birçoğunun devre dışı bırakılması gerekiyor.

Düzenlenen Beşinci Teknik Toplantıda, projenin üye ülkelerindeki küçük nükleer tesislerin hizmet dışı bırakılmasına ilişkin raporların yanı sıra finans kaynakları, düzenleyici makamlarla ilişkiler ve tıbbi uygulamalarda kullanılan hizmet dışı bırakılan radyasyon kaynaklarının atık yönetimi de dahil olmak üzere ilgili konularda uzmanlar görüşlerini bildirdi.

TVEL’in hizmetten çıkarma programları bölümünden Uluslararası İş Geliştirme Başkanı Yulia Gorlova, örnek olarak Kurchatov Enstitüsü’ndeki RFT ve MR reaktörlerini göstererek araştırma reaktörlerinin devreden çıkarılmasına yönelik en iyi Rus uygulamaları hakkında bir rapor sundu. RFT, malzeme çalışmaları için dünyanın ilk döngü tipi kanal reaktörü iken, MR ise çok döngülü kanal tipi bir açık havuz reaktörü idi. Nispeten daha fazla güce sahip bu reaktörler resmi anlamda küçük tesis sınıfına girmeseler de bu reaktörlerin hizmetten çıkarılması, yapılan işlerin zorluk derecesi açısından önem taşıyor ve bu nedenle de dikkate alınmaya değer.

Yulia Gorlova, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Küçük nükleer tesisler ve reaktörler genellikle kentsel alanlarda bulunurken, tıbbi tesisler çoğunlukla normal faaliyetlerini sürdürdüğü tıp merkezlerinde sökülür. Yerinde söküm işlemi, yapılacak işleri daha da fazla sınırlandırırken işi daha da karmaşık hale getirir. Bu tür tesisler nispeten küçük alanlara da kurulur, zararlı radyoaktif cisimlerin ayrıştırılması, sökme ve atık yönetimi için standart bir ekipman olmadığı gibi ilave birçok hususun daha dikkate alınması gerekir. Tüm bu faktörler bir araya gelince, hizmetten çıkarma planlarının ayrıntılı bir şekilde hazırlanması kaçınılmaz olur.”

Rosatom, projenin veya sürecin son aşamasıyla ilgili zengin bir deneyime sahip. Şirket, 2008-2015 yılları arasında ilk Nükleer ve Radyasyon Güvenliği programının bir parçası olarak yedi tesiste toplam 37 projeyi hayata geçirdi. Toplamda 57 tesis hizmet dışı bırakılırken, 13 tesis ise hizmet dışı bırakılmak üzere hazırlandı. Şu anda şirket, 2016–2020 yıllarını kapsayan ve 2030 yılına kadar olan 2. Nükleer ve Radyasyon Güvenliği programında sağlanan projelerde yer alıyor.

Hizmetten çıkarma ve radyoaktif atık yönetimi hizmetleri sunan Rosatom, bu konuda uluslararası pazarları da hedefliyor.