Çevreciler Nükleeri Savunuyor
Bültene Abone Olun
Abone ol
#232Ağustos 2020

Çevreciler Nükleeri Savunuyor

içindekilere geri dön

Bunun en canlı örneklerinden biri de, uluslararası çevresel ve anti-nükleer bir organizasyon olan Extinction Rebellion’ın eski basın sözcüsü Zion Lights. Lights, bu yaz beklenmedik şekilde, pro-nükleer bir hareket olan Environmental Progress’e katıldı ve Birleşik Krallık ofisinin başı oldu.

“Senelerdir nükleer güce karşı kuşkucuydum. Anti-nükleer aktivistler tarafından çevrelenmiş olarak, radyasyon, nükleer atık ve kitlesel imha silahlarının bilinçaltıma sokulmasına izin vermiştim. Bir arkadaş bana Çernobil ve Fukuşima’dan toplam ölümleri (çok küçük sayıda) de içeren asıl etkileri üzerine bilimsel bir belge yolladığında, tüm bu zaman boyunca anti-bilimsel düşünceyle kandırıldığımı farkettim,” diye itiraf ediyor Zion Lights.

Lights’ın en dikkat çekici özelliklerinden biri de bu kararı alırken nükleer enerji hakkındaki bilgileri tek tek kontrol etmesi. Zion Lights, «Bilimsel araştırmalar, hava kirliliği, kazalar (enerji çıkarımından kaynaklanan) ve sera gazı emisyonları hesaba katıldığında, nükleer enerjinin fosil yakıtlardan hala daha güvenli olduğunu buldum.» diyor. Lights, fikrini desteklemek için nükleerdeki toplam ölüm sayısının linyit kömürüne dayalı elektrik üretiminden 2,5 kat daha az olduğunu ortaya koyan bir araştırmayı kaynak gösteriyor.

Ayrıca, her zaman rüzgar ve güneş enerjisi olarak anlaşılmış olan yenilenebilir enerjinin Birleşik Krallık’ın enerji ihtiyacını tam olarak karşılayamadığını da kabul ediyor.

Lights tüm bu araştırmalarının sonunda ise, nükleer atıkların görece olarak küçük miktarda olduğunu, eğer güvenli depolanır ve düzgün bir şekilde denetlenirse kimseyi öldürmediğini keşfetti.

“Şaşırtıcı ki, veriyi anti-nükleerci arkadaşlarımla paylaştığımda bilime karşı geldiler. Ne yazık ki onlarla yollarımız ayrıldı,” diyor Zion Lights.

Nükleerin havanın temiz kalmasının sağlanmasında ve CO2 emisyonlarının azaltılmasında anahtar role sahip olduğunu belirten Lights, şu ifadeleri kullanıyor: “Sevgili çevreci meslektaşlarımı nükleer enerji lehine konuşmaya davet ediyorum. Nükleer enerji – uzmanlara göre – küresel ısınmanın üstesinden gelmek için umutsuz hayati girişimlerimizin önemli bir parçası. Burda, Birleşik Krallık’ta, ve dünya etrafında nükleere ihtiyacımız var.”

Zion Lights’a ilham vermiş olan Michael Shellenberger’di. Shellenberger Haziran 2016’da yaptığı TED Talk konuşmasında, önümüzdeki 15 yılda nükleer güç santrallerinin kapatılmasının enerji devriminden ziyade temiz enerji krizine yol açabileceğini söyledi.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu IAEA’nin Güç Reaktörü Bilgi Sistemi (PRIS)’ne göre, işletilen reaktör sayısı küresel olarak 2016’da 447 iken, 2019’da 443’e indi. Tüm bu işletilen ve işletimden çıkarılmış reaktörleri hesaba katan net bir sonuç. Yeni işletmeye alınmış reaktörler kapatılmış olanlardan daha güçlü olduğundan 2019 sonunda kurulmuş toplam nükleer kapasite 2016’dakinden daha yüksek kaldı (sırayla, 392.1 GW vs. 390.49 GW). ABD ve Çin gibi büyük nükleer oyuncular arasındaki gerginlik, nükleer enerjinin dünyadaki gelişimini engelleyen başka bir faktör olarak öne çıkıyor. Nükleer haber portalı Atominfo.ru “Eylül 2019’da, Çin’in gelecekte üreteceği yüzen SMR’leri Washington tarafından Doğu Asya’da emperyalizmi güçlendirmek için bir araç olarak adlandırılmıştı. O günden bu yana ABD Çin’le küçük ölçekli nükleer üretimi için uluslarası işbirliğini zorlaştırma yoluna gitti. Ülke, Çin için daha büyük kısıtlamalar uygulamaya koydu (sonuncusu Haziran 2020’de)” deniyor.

Michael Shellenberger’e göre, toplumsal zihinde üç ana nükleer korku mevcut. Bunlar nükleer santrallerin, nükleer silahların ve nükleer atıkların güvenliği ile ilgili endişeler.

İlk korkunun mantıksızlığı, enerji üretiminden kaynaklanan ölüm oranlarını gösteren grafikle kanıtlanmaktadır. Nükleer güç santralleri kömürle çalışan enerji santralleri ile, ya da rüzgar veya güneş çiftlikleriyle karşılaştırıldığında, nükleer enerji daha temiz enerji olarak öne çıkıyor ve en beklenmedik destekçileri kazanıyor.

Mothers for Nuclear’in (Nükleer Anneleri Platformu) ana sayfasında “Eskiden nükleer enerjiye şüpheyle yaklaşan annelerdik, ancak şimdi çocuklarımızı kirlilikten, manzaralarımızı dağınıklıktan ve gelecek nesilleri küresel ısınmadan korumanın gerekli olduğuna inanıyoruz,” deniyor.

Nükleer enerjinin barışçıl kullanımı, nükleer silahları sonsuza dek ortadan kaldırmanın bir yolu olabilir. Yakın tarihin en öne çıkan örneği, Rusya ile ABD arasında yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu (HEU) düşük oranda zenginleştirilmiş uranyuma (LEU) dönüştürmek için yapılan HEULEU Anlaşmasıdır. Anlaşmaya göre, en az %90 U-235 içeren yaklaşık 500 ton silah derecesinde HEU,% 3.2–4.95 U-235 içeren yaklaşık 14.500 ton LEU’ya dönüştürüldü. Bu miktardaki uranyum, ABD’nin yıllık ihtiyacının neredeyse yarısını karşılamaya yetiyordu. ABD’de yaklaşık 7 milyon GWh elektrik enerjisi veya elektrik üretiminin %10’unu karşılamak için Rus yapımı uranyum kullanıldı.

Nükleer atık her zaman atık olarak doğru adlandırılmıyor. Bu Almanya’dan Rusya’ya tüketilmiş uranyum hexaflüorid (DUHF) ithal edilmesini protesto etmiş olan çevrecilerce fark edildi.

orveç çıkışlı bir çevresel sivil toplum kuruluşu olan Bellona ve Rosatom DUHF maddesi ve bu maddenin işletimi üzerine bir rapor hazırlayıp sundular.

Raporda “Gerçek, DUHF’nin nükleer ve diğer endüstriler için yararlı bir materyal olduğudur. DUHF işlem akış şemasında gösterildiği gibi, üretilen tek atık, gelecekte hızlı nötron reaktörleri için yakıt besleme stoğu olarak kullanılması planlanan tükenmiş U3O8’dir (triuranyum oktoksit),” deniyordu. Bellona’nın Rusya’daki ofisinin başı Alexander Nikitin “Şüphe yok ki, o bir kaynak. Atık değil,” diye vurguluyor.

Araştırmanın yazarları DUHF’un Rus yasalarına göre radyoaktif atık olarak sınıflandırılamayacağı sonucuna vardılar. Bu nedenle maddenin, Rusya’ya ithal edilmesine de izin verildi.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, DUHF radyoaktivitesi doğal uranyum ve bazı inşaat materyallerininkinden bile önemli ölçüde daha düşük. Doğal uranyumun özgün aktivitesi 17 kBq / g iken, Rusya’da ithal edilmiş tüketilmiş uranyum hekzaflorürün aktivitesi 2,7 kBq / g kadar düşüktür.

Raporun yazarlarına göre, öngörülen bir kazanın olasılığı (ağır bir uçağın DUHF depolama tesisine çarpması ya da DUHF taşıyan bir yük trenine) yıllık 10-8 olarak tahmin ediliyor. Referans olarak, alınan veri ise, Rusya’da bir trafik kazasında ölme riski. Bu risk, yıllık olarak 10-3.  (2019 verisi) Raporda “Bu örnekler, riskleri karşılaştırmayı ve panik tetikleyiciler tarafından yayılan korkuların gerçeklere dayanmadığını görmemizi sağlıyor.” diye belirtiliyor.

Bellona Foundation ile işbirliği içinde hazırlanmış, Rosatom özelinde hiçbir taraflılığı tespit edilmemiş olan rapor, bilgi ve farkındalığın çevrecileri nükleer toplumun tarafına geçirdiğini kanıtlıyor. Sunum boyunca, kamu kuruluşları temsilcileri Rusya’ya DUHF ithaline yönelik protestoların nükleer endüstride kullanımına dair bilgi eksikliğinden kaynaklandığını kabul ettiler.

Nükleer teknolojilerin nasıl çalıştığına dair toplumsal farkındalığı artırmak Rosatom’un ana hedeflerinden biridir. In March, Rosatom organized a visit of Heather Hoff, a co-founder of Mothers for Nuclear, who later made a report at the Nuclear Power Plants Expo and Summit (NPPES2020) in Turkey on why she supported nuclear.

Rosatom Mart ayında Mothers for Nuclear’in eş kurucusu olan ve Türkiye’de Nükleer Enerji Santralleri Fuarı ve Zirvesi’nde (NPPES 2020) neden nükleeri desteklediğine dair bir rapor hazırlamış olan Heather Hoff’un bir ziyaretini organize etti.

Rusatom International Network, Nisan ve Mayıs’ta Ermenistan ve Belarus’ta lisans ve yüksek okul öğrencileri için “Gezegenin Nasıl Değiştiğini Fark Ettiniz mi?” konulu canlı oturumlar düzenledi. BM’yi de içeren uluslararası ve kamu organizasyonlarının üyeleri, genç dinleyici kitlesine küresel ısınma ve nükleerin nasıl küresel çevreyi iyileştirmeye ve havayı temiz tutmaya katkı sağladığını anlattı.

Temmuz’da, Rosatom YouTube’daki eğitim kanalı ‘Çevrene Bak’ta nükleer tıbbın yaşayan insanın beynini incelemeye nasıl yardımcı olduğunu anlatan bir canlı yayın yaptı. Moskova Tanı ve Teletıp Merkezi’ndeki radyolog ve araştırmacı Anna Khoruzhaya ve Neuronovosti.ru’nin genel yayın yönetmen yardımcısı, nükleer teknolojinin (CT, MRI ve PET) insan beynini incelemeye nasıl yardımcı olduğunu ve hastalıkları zamanında tespit etmeye yardımcı olduğunu anlattı.

Birleşik Krallık Bilim İnsanları Temiz Atomu Savunuyor

Birleşik Krallık bilim insanları, mühendisleri ve halk destekçileri Başbakan Boris Johnson’a, İşletme, Enerji ve Endüstriyel Strateji için Devlet Bakanı Alok Sharma’ya ve Maliye Bakanlığı’nın Genel Sekreteri Rishi Sunak’a topladıkları imzaları ve bir açık mektubu gönderdiler. Mektup nükleer enerjinin iklim değişikliğini önlemek için bir yol olduğunu savunuyor.

Mektupta “Neyse ki, nükleer enerji aşırı kompakt ve yıl boyunca çalışıyor. Böylece doğayı korurken karbon emisyonlarının ortadan kaldırılması için muhteşem bir yol sağlıyor. Nükleer ayrıca hem inşaat sürecinde, hem de uzun dönemli faaliyetlerinde iş imkanları yaratıyor. Bu nedenle nükleer enerji, hükümetin yeşil toparlanma tasarılarının önemli bir parçası haline geldi,” yazıyor. Mektubun eğitimli profesyoneller tarafından yazılmış olması da dikkat çekici.

Birleşik Krallık’ta nükleer savuncuları bir adım daha atmayı planlıyor. Sadece “varolduğumuzu göstermeyi” değil, ayrıca “nükleer enerji etrafındaki birçok miti çözmeyi amaçlıyoruz” diyerek yola çıkan nükleer savunucuları Stand Up for Nuclear’i sahneledi.

Fransa’da, bir grup nükleer yanlısı aktivist Fessenheim Nükleer Tesisi’nin kapatılmasını protesto etti. En büyük çelişki ise protestocular reaktörlerin kapatılmaları için etkileyici girişimleri ile bilinen Greenpeace’e seslendiler. Nükleerin karbonsuz enerji üretim endüstrisi için savunulması gerektiğini iddia ettiler.

Girişim hemen hemen hiç kimsenin hala farkında olmadığı sözel bir çelişkiyi ortaya çıkarmış görünüyor. “Yenilenebilir” terimi tahta ve kömür yakılması söz konusu olduğunda her zaman “temiz” anlamına gelmiyor. Nükleer sadece iki-bileşenli nükleer enerji üretimi tamamen yürürlükte olduğu zaman “yenilenebilir” olarak kabul edilecek. Greenpeace’e karşı protesto gösterdi ki, “yeşil” terimi bile, eğer temiz enerji kaynaklarının kapatılmasını talep ediyorsa her zaman “temiz”in eş anlamlısı değil.