Nükleer Enerjiye Yeşil Işık Yakmak Ekonomiye Katkıda Bulunuyor
Bültene Abone Olun
Abone ol
#234Ekim 2020

Nükleer Enerjiye Yeşil Işık Yakmak Ekonomiye Katkıda Bulunuyor

içindekilere geri dön

Viyana, 21 -25 Eylül tarihleri arasında IAEA Genel Konferansının 64’ncü yıllık oturumuna ev sahipliği yaptı. Oturum bu yıl, hem çevrimdışı hem de çevrimiçi olarak düzenlendi. IAEA Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi açılış konuşmasında, 31 ülkede faaliyet gösteren 442 nükleer güç reaktörünün, dünyadaki toplam elektriğin %10’undan fazlasını ve tüm düşük karbonlu elektriğin yaklaşık üçte birini sağladığının altını çizerek, nükleer enerjinin iklim krizi çözümünün bir parçası olduğunu yineledi. Grossi, “Kurumun sesinin, nükleer enerjinin büyük faydaları konusunda duyulmasını sağlamaya istekliyim.” dedi.

Rafael Grossi’nin tweeti:
“IAEA ve Rusya’nın ortak hedefe yönelik işbirliğini daha da güçlendirdiğini görmekten mutluluk duyuyorum. Bu ortak hedef de iklim değişikliğiyle mücadele etmek için daha fazla temiz enerji kullanmaktır. Rosatom Global’den Alexey Likhachev ile IAEA’nın konferansında çok verimli bir toplantı yaptık. Rusya önemli bir ortak. Yenilenen destek için Rusya ve Rosatom’a teşekkür ederiz.”

Rafael Grossi ve Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev etkinliğin oturum aralarında bir görüşme yaptı.
Rosatom’un Genel Müdürü Alexey Likhachev konuşmasında, küresel nükleer enerji endüstrisinin koronavirüs pandemisi ve ardışık krizlerin yarattığı testi geçtiğini vurguladı. Likhachev, “Gelişen bir krizle karşı karşıya kalan nükleer enerji, istikrarını, çevresel sürdürülebilirliğini, güvenliğini ve maliyet etkinliğini bir kez daha gösterdi.” diye konuştu. Rusya’da, nükleer şirketler zor zamanlara rağmen her zamanki gibi çalışmaya devam ediyor. Rosatom Genel Müdürü, yeni inşaatların gerek ülke içinde gerekse ülke dışında devam ettiğini; dünyanın tek yüzer nükleer enerji santralinin Mayıs ayında ticari faaliyete geçirildiğini söyledi.

Likhachev, “Ortaklık, profesyonellik ve güven ilkelerine bağlı kalırsak, nükleer sektörün siyasileşmesini engellersek, mevcut ve gelecekteki bütün güçlükleri aşacağımızdan eminim. Bu çalışmanın temel ön koşulu, tüm ilgili tarafların çabalarını, merkezi rolü oynayan IAEA ile karşılıklı fayda sağlayan çeşitli işbirliği biçimlerinde birleştirmektir.” diye ekledi.

Katkılar

Dünya Nükleer Birliği’nin çevrimiçi sempozyumu Eylül ayı başında yapıldı. Rosatom’un Mali İşler Direktörü Ilya Rebrov ve Sürdürülebilirlik Direktörü Polina Lion panel oturumlarına, Elektronükleer, SPIC, CEZ, Uzatom, Kazatomprom, Cameco, CNNС başta olmak üzere uluslararası kuruluşların temsilcileri, hükümetlerin üyeleri ve küresel nükleer büyük şirketlerin üst düzey yöneticileri ile birlikte katıldı. Forumda Rosatom’un Kurumsal Gelişim ve Uluslararası İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kirill Komarov ayrıntılı bir video röportajı verdi.

Moderatörün sorusunu yanıtlayan Kirill Komarov, endüstriyel kalkınma açısından bir ülkenin nükleer enerjiye odaklanmasının her şeyden daha yararlı olduğunu belirtti. Komarov, “Asya’dan güneş panelleri ithal etmek yüksek vasıflı işler yaratmaz, ek vergi gelirleri sağlamaz veya inovasyonu teşvik etmez.” diye konuştu.

Polina Lion, nükleerin ulusal ekonomilerin gelişimine nasıl bir katkı sağladığı konusunda ayrıntılı bir açıklama yaptı. Lion, “Müşterilerimiz sadece makul maliyetlerle, güvenli ve emniyetli bir elektrik kaynağı kurmakla ilgilenmiyor. Hepsi de yeni işler. Yüksek öğrenim için bir destek ve yerel altyapı gelişimi gibi bazı mali olmayan faydalar bekliyorlar.” dedi.

Nükleer enerji santrali inşası, ev sahibi bir ülke için finansal, teknolojik, sosyal, ekonomik ve çevresel faydaların bir kombinasyonunu da beraberinde getiriyor. Belirli bir ekonominin ihtiyaçlarına bağlı olarak, her yeni yapı projesinin belirli bir odağı ve vurgusu olabilir. Lion bu konuda, “Macaristan’daki projemiz için yerel içeriğin en az %40’ını sağlamamız istendi. Türkiye’deki Akkuyu projemiz için yerel çalışan oranı şartı var. Tüm müşterilerimize personel eğitim ve öğretim hizmeti veriyoruz. Bugün, Rusya’da nükleer uzmanlıklar üzerine eğitim gören 58 ülkeden yaklaşık 2 bin yabancı öğrenciyi destekliyoruz .” ifadelerini kullandı.

Kirill Komarov, nükleer enerjinin güvenilir teknolojisi, öngörülebilir enerji maliyetleri ve sıfır emisyonu nedeniyle ulusal ekonomiler için yararlı olduğunu vurguladı. Komarov, yakın geçmişten bir örnek vererek durumu, iyi bilinen bir masalla karşılaştırdı. Komarov, “Görünüşe göre daha ucuz bir %100 yenilenebilir enerji alternatifi için konuyu ele alanlar Üç Küçük Domuz masalını unutmuş gibi görünüyor. Kaliforniya’daki son kesintiler, savundukları şeyin samandan bir ev inşa etmek olduğunu mükemmel bir şekilde göstermektedir. Çoğumuz büyük kötü kurt ortaya çıktığında inşaata ne olduğunu hatırlarız. Bizim durumumuzda rüzgar yeterince esmemiştir. Nükleer enerji tuğla evidir. İnşa etmek daha uzun sürebilir ve çok eğlenceli ve abartılı görünmeyebilir, ancak nükleer teklifler düşük karbonlu şebekelerde arz güvenliğini sağlamanın en uygun maliyetli yoludur” diye konuştu.

Çevresel Etki Değerlendirme verileri, nükleer enerji santrallerinin diğer enerji kaynakları arasında en verimlisi olduğunu göstermektedir. 2019 yılında nükleer enerji santrallerinin ortalama kapasite kullanım faktörü %93,5 iken, gaz yakıtlı enerji santrallerinin kapasite faktörü sadece %56,8 olarak gerçekleşti. Diğer üretim istasyonları
ise, daha düşük bir kapasite faktörüne sahip.

Nükleer enerji, salgının zor zamanlarında sürdürülebilirliğini ve güvenilirliğini gösterdi. Polina Lion konuşmasında, “Nükleer enerji, binlerce işi güvence altına almanın yanı sıra en yüksek güvenlik ve sıhhi standartlara sahip istikrarlı bir elektrik arzını garanti etmektedir.” dedi.

Bunlar sadece iddia değil, istatistikler de gerçekleri destekliyor. Örneğin, ÇED verilerine göre, dünyanın en büyük reaktör filosuna sahip ABD’deki nükleer enerji santralleri, diğer fayda ölçekli jeneratörlere kıyasla en yüksek kapasite kullanım faktörünü gösterdi.

Ancak günümüzde nükleer enerji algısı oldukça gülünç bir seviyede. Yakın zamana kadar, ulusal enerji endüstrilerinin geleceği tartışılırken hiç kimse nükleer santrallerin verimliliği hakkında konuşmadı. Dahası, bazı ulusal hükümetler sera gazı emisyonlarını önleyen nükleer enerji santrallerini erken kapatırken, çevreyi koruma ve karbondioksit emisyonlarını azaltma konusundaki kararlılıklarını ilan ettiler. Aynı kapasitedeki kömürle çalışan bir enerji santralinin yerini alan 4GW’lık bir nükleer santralin karbondioksit emisyonlarını önlediğini ve 10-12 milyon hektarlık orman tarafından üretilen oksijenin yakılmasına engel olduğunu görmezden geliyorlar. Bu miktar neredeyse Macaristan (9,3 milyon ha) veya Yunanistan’ın (13,2 milyon ha) ormanla kaplı bir bölgesi kadar. Rosatom Genel Müdür Birinci Yardımcısı bu konuya ilişkin olarak, “ Yeni yenilenebilir kapasite ilaveleri (güneş veya rüzgar) toplam karbon yoğunluğunu azaltmaz. Sadece bir düşük karbonlu enerji kaynağını (eski nükleer reaktörler) diğer düşük karbonlu kaynaklarla değiştirirler.” dedi.

Bazı ülkeler, özellikle Avrupa’da, enerji karışımında yenilenebilir enerji kaynakları lehine açık bir önyargı gösteriyor ve nükleer enerjiye karşı açık ve tutarlı düşmanca bir politika izliyor. Kirill Komarov, “Pek çok ülkede nükleer enerji basitçe ayrımcılığa uğruyor. Nükleer karşıtı yasalar veya ‘nükleeri devre dışı bırakma’ planları olmasa bile, nükleer bir yatırımcı olarak aşırı sübvanse edilmiş güneş enerjisinin piyasayı neredeyse ücretsiz elektriğe boğma riskiyle karşı karşıyasınız” ifadelerini kullandı.

Daha da kötüsü, nükleer enerji santrallerinin kapatılması karbon yoğun altyapı tesislerinin inşasına yol açabilir ve CO2 emisyon azaltma hedeflerini riske atabilir. Komarov bu konuyla ilgili olarak, “Diğer bir ifadeyle, hükümetlere mesajımız şu şekilde olmalı: CO2 ağırlıklı projelere para gömmeyin! Nükleere yatırım yapın.” diye konuştu.

Finansal tarafı etkileme

Nükleere karşı ayrımcılık, nükleer projeler için finansman elde edilmesini daha zor hale getiriyor. Kirill Komarov, “Sadece ürettiğiniz temiz, düşük karbonlu elektriği satarak masraflarınızı bile karşılayamazsınız” dedi.

Polina Lion’a göre, Avrupa’daki enerji kaynaklarını sürdürülebilirliğe göre sınıflandıran AB Taksonomi Yönetmeliği, nükleer enerjiyi “gri alana” koyuyor. Nükleeri arzu edilen ve önerilen elektrik enerjisi kaynakları listesine dahil etmek istemeyen Avrupa Komisyonu’nun konumu, ulusal hükümetlerin ve genel halkın görüşlerini ve daha da önemlisi, hem Avrupa Birliği içindeki hem de dışındaki yatırımcıların kararlarını etkiliyor. Paradoksal olarak nükleer, Taksonomi Yönetmeliği’nin “yeşil alanındaki” bir teknoloji için tüm kriterleri karşılıyor. Polina Lion, “Nükleer enerjinin gelecekteki enerji karmasının önemli bir parçası olmayı hak etmesini sağlamak ve AB yetkilileri ve uzmanlarına argümanlar ve pratik vakalar sunmak için elimizden gelen en iyi çabayı göstermeliyiz.” dedi.

Rosatom, nükleer santral kurmayı planlayan uluslararası müşterileri için her zaman kabul edilebilir bir finansman mekanizması bulmayı başardı. Yakın zamana kadar, EPC sözleşmesi en yaygın finansman şemasıydı. Örneğin, bu Hindistan’daki Kudankulam inşaat projesinde kullanıldı.

Şimdi Rosatom müşterilerine BOO (yap – sahip ol – işlet) gibi finansman planları sunuyor. Rosatom’un Yap-Sahip Ol-İşlet projeleri arasında Türkiye’deki Akkuyu ve Finlandiya’daki Hanhikivi bulunuyor.

Ilya Rebrov, Rosatom’un teklifi proje finansmanı veya eş finansman seçenekleriyle desteklenirse daha fazla yeni inşa fırsatı olacağını belirtti. Rebrov, proje finansmanının mevcut şartlarda yeni nükleer yapılar için finansman elde etmenin ticari açıdan makul bir yolu olduğuna inanıyor. Rebrov, “Proje finansman araçlarının uygulanması uzun bir yolculuk. Rosatom küçük projelerle başladı ve her yıl proje finansman araçlarını NPP Projelerine daha fazla uygulamak için uzmanlık oluşturmak üzere projelerin boyutunu artırıyoruz.” diye ekledi

Finans kurumları hala nükleer santrallerin çok riskli olduğunu düşünüyor. Ilya Rebrov raporunda kurumların bu konuyla ilgili argümanlarını şöyle özetledi:

  •  Zaman çizelgesi: uzun bir yatırım aşaması ve oldukça uzun bir geri ödeme süresi.
  •  Projenin operasyonel aşamasında proje tahvillerinin (yeşil / sürdürülebilir tahvil) ihraç edilmesine yardımcı olabilecek yeterli teminat kalitesi (devlet garantileri; güç satın alma anlaşmaları, kur farkı sözleşmeleri vb.).
  • Nükleer projeler karmaşıktır.
  • NPP Projelerinin sermaye yoğun mahiyette olması. Bu nedenle, hem Finansal hem de Operasyonel Yatırımcılar, projelerin zamanında ve önemli bir maliyet aşımı olmadan uygulanacağına dair garantiler istemektedir.
  •  Politik veya düzenleyici risklerin yanı sıra nükleer operasyon güvenliği riskleri de söz konusudur. Hem Finansal hem de Operasyonel Yatırımcılar bunları kabul etmeye hazır değil.
  • Yatırımcılar NPP’leri teminat olarak almaya hazır değildir. NPP’ler kredinin teminatı olarak kullanılamamıştır.

Rosatom üst düzey yöneticileri bu risklerin önemli ölçüde azaltılabileceğinden eminler. Ancak bunun temel koşullarından biri siyasi irade. Rebrov, “Siyasi, düzenleyici ve özellikle de enerji piyasası fiyatlarına ilişkin risklerin büyük bir kısmı, ev sahibi devletin katılımı ve taahhüdü ile ele alınabilir. Bu, gelişen ve gelişmekte olan ülkeler için önemli bir başarı faktörü haline gelmiştir.” dedi.

Nükleerin belirli ayrıcalıklara veya tercihlere ihtiyacı yok. Piyasadaki tüm enerji üreticileri ile eşit olan koşullar yeterli olacak. Komarov, “Eşit şartlara giden en uygulanabilir ve uygun maliyetli rotayı istiyorsak, bunun değişmesi gerekiyor. Enerji politikası gerçekten teknoloji açısından tarafsız hale gelmelidir. Oyun sahası dengelenmelidir.” diye sözlerini bitirdi.

Yetersiz finansman riski tedarikçilerle paylaşılırsa azaltılabilir. Ilya Rebrov, “Tedarikçilerin malzeme ve finansman sağlama taahhüdü, proje risklerine karşı sorumluluklarını artırarak öz sermaye yatırımcısı için de risk seviyesini azaltıyor.” dedi.

İnşaat kaynaklı riskler ortak yatırımcılar projeye katılırsa azaltılabilir. Ortak yatırımcılar, tüm ruhsatlar alındığında, tedarik zincirleri oluşturulduğunda ve inşaat planlama süreçleri tamamlandığında projeye dahil edilebilir.